Search on this blog

Search on this blog

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), kişinin istemediği halde aklına gelen, rahatsız edici düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceleri kontrol altına almak için tekrar tekrar yapılan davranışlar (kompulsiyonlar) ile karakterize bir rahatsızlıktır. Bu döngü, kişinin zihinsel enerjisini tüketir ve günlük yaşamını ciddi şekilde etkiler. Örneğin; sürekli ellerin kirli olduğuna inanmak (obsesyon) ve bu nedenle defalarca el yıkamak (kompulsiyon), yaygın görülen bir OKB örneğidir. Bu durum kişinin zamanını, enerjisini ve sosyal hayatını kısıtlar hale gelir. OKB, sadece titizlik ya da düzen takıntısı değildir; tedavi edilmediğinde bireyin hayat kalitesini düşüren ciddi bir ruhsal bozukluktur.

OKB yaşayan bireyler, takıntılarının mantıksız olduğunun çoğu zaman farkındadır. Ancak bu düşüncelerin yarattığı kaygı o kadar yoğundur ki, birey kendisini bu döngüye kapılmış halde bulur. Yapılan zorlayıcı ritüeller, kısa süreli bir rahatlama sağlasa da, uzun vadede düşünce-davranış sarmalını daha da güçlendirir. Bu nedenle bireysel terapi, hem obsesif düşüncelerle hem de kompulsif davranışlarla etkili şekilde çalışabilmek adına güçlü bir araçtır.

OKB Nasıl Ortaya Çıkar?

OKB’nin kesin nedeni tek bir faktöre dayanmaz; biyolojik, genetik ve çevresel etkenlerin birleşimiyle ortaya çıkar. Beyindeki serotonin düzeylerindeki dengesizlikler, bu rahatsızlıkla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca mükemmeliyetçi kişilik yapıları, katı düşünce kalıpları, çocukluk döneminde aşırı otoriter ya da kontrolcü ebeveyn tutumları da OKB’ye zemin hazırlayabilir. Bazı kişiler için OKB bir travma sonrası belirginleşebilirken, bazılarında ergenlik veya genç yetişkinlik döneminde yavaş yavaş gelişir.

Zamanla birey, belirli tetikleyicilerle karşılaştığında aynı düşünce döngüsüne saplanır. Örneğin; kapıyı kilitlediğinden emin olamamak, o düşüncenin tekrar tekrar gelmesine ve ardından kapıyı defalarca kontrol etmesine yol açar. Bu tür davranışlar birey tarafından kontrol edilmek istense de, “ya bir şey olursa?” korkusu nedeniyle sürdürülemeyen bir alışkanlık haline gelir. İşte bu noktada bireysel terapi, bu döngüyü fark etmek ve çözmek için devreye girer.

En Yaygın Takıntı Türleri

OKB’nin belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterse de, bazı obsesyon ve kompulsiyon türleri oldukça yaygındır. Her birey OKB’yi farklı yaşar, bu nedenle tanı ve tedavi süreci kişiye özel planlanmalıdır. Aşağıda sık karşılaşılan bazı takıntı türleri yer almaktadır:

Yaygın obsesyon türleri:

  • Bulaşma/kirlenme korkusu

  • Kontrol obsesyonları (kapı, ocak, priz)

  • Simetri ve düzen takıntısı

  • Cinsel, dini ya da saldırgan içerikli düşünceler

  • Başkasına zarar verme korkusu

Yaygın kompulsiyonlar:

  • Tekrarlayan temizlik ritüelleri

  • Sayma ya da tekrar etme davranışları

  • Belirli sayılarda bir işi tamamlama isteği

  • “Doğru” hissetmeden eylemi tekrar etme

  • Sürekli onay alma ya da güvence isteme

Bu düşünceler ve davranışlar kişinin kendi isteğiyle ortaya çıkmaz; aksine kişi çoğu zaman bunlardan kurtulmak ister ama başaramaz. Terapi, bu takıntıların altında yatan duygulara ulaşarak çözüm sağlar.

Terapi Süreci Nasıldır?

OKB tedavisinde bireysel terapi, düşünce ve davranış döngüsünü kırmak için bilimsel temelli bir yaklaşımdır. Genellikle terapi süreci ilk olarak bireyin yaşadığı takıntı ve zorlayıcı davranışların haritasını çıkarmakla başlar. Bu farkındalık, bireyin hangi durumlarda tetiklendiğini ve hangi kompulsiyonları gerçekleştirdiğini anlamasına yardımcı olur. Terapi sırasında birey, kontrol edemediğini düşündüğü duygularla sağlıklı bir şekilde yüzleşmeyi öğrenir. Terapist, bu süreçte bireyi yargılamadan dinler, duygusal destek sunar ve yeni baş etme yolları geliştirmesi için rehberlik eder.

Terapinin ilerleyen aşamalarında birey, takıntılı düşünceler karşısında kaçınmak yerine bu düşüncelerle kalmayı öğrenir. Bu süreçte kullanılan en yaygın tekniklerden biri Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (ERP) yöntemidir. Bu yöntemde kişi, obsesyonlarını tetikleyen durumlara bilinçli olarak maruz bırakılır, ancak kompulsif davranışı yapması engellenir. Bu sayede zamanla beynin tehdit algısı azalır ve kişi daha sağlıklı tepkiler vermeye başlar. Süreç kişiye özeldir ve terapistin desteğiyle ilerledikçe olumlu sonuçlar elde edilir.

OKB Tedavisinde Hangi Yöntemler Kullanılır?

OKB tedavisinde en yaygın kullanılan psikoterapi yöntemlerinden biri Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)’dir. BDT, bireyin takıntılı düşüncelerine verdiği anlamları sorgulamasına ve bu düşüncelere karşı daha esnek yanıtlar geliştirmesine yardımcı olur. Ayrıca yukarıda belirtilen ERP (Exposure and Response Prevention) yöntemi de OKB tedavisinde altın standart olarak kabul edilir. Bu yöntem, bireyin korkularıyla yüzleşmesini sağlar ve kompulsiyonlara ihtiyaç duymadan kaygının geçeceğini deneyimlemesine olanak tanır.

Sık kullanılan terapötik yaklaşımlar:

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

  • Maruz bırakma ve tepki önleme (ERP)

  • Şema terapi (özellikle köklü inançlar üzerine çalışmak için)

  • Mindfulness temelli yaklaşımlar

  • Gerekirse psikiyatrist desteğiyle ilaç tedavisi

Her bireyin OKB deneyimi farklı olduğu için, uygulanacak yöntem de bireye özel olarak belirlenir. Terapist, kişinin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak esnek ve etkili bir tedavi planı sunar.

Yaşam Kalitesini Artırmak Mümkün

OKB, doğru yaklaşımla kontrol altına alınabilen bir rahatsızlıktır. Terapide elde edilen farkındalık, bireyin yaşamında sadece OKB’yi değil; genel anlamda duygularını, ilişkilerini ve karar alma süreçlerini de olumlu etkiler. Birey artık hayatını takıntıların yönettiği biri olmaktan çıkar ve kendi seçimlerini yapabilen güçlü bir bireye dönüşür. Özellikle terapi sürecinde öğrenilen baş etme stratejileri, gelecekte olası tetikleyicilere karşı daha dirençli olmayı sağlar.

Bu süreçte bireyin en büyük kazanımı, artık düşüncelerinin esiri olmadan yaşamayı öğrenmesidir. Ritüellere, kontrole ve sürekli tekrar eden döngülere ihtiyaç duymadan hayatına devam edebilmek büyük bir özgürlüktür. Elbette bu dönüşüm bir anda olmaz; ancak sabırla sürdürülen terapi süreci bu hedefe ulaşmayı mümkün kılar. Unutulmamalıdır ki, OKB ile yaşamak zorunlu değildir; yardım almak güçlü bir adımdır.

OKB, çoğu zaman yalnızca “titiz kişilik” olarak görülse de, aslında kişiyi içsel olarak oldukça zorlayan bir süreçtir. Ancak doğru destekle bu döngü kırılabilir, birey takıntıların yönettiği değil, kendisini özgürce ifade eden bir insan haline gelebilir. Bireysel terapi, bu özgürlük yolculuğunun en etkili adımıdır. Sizi yoran tekrarlar, bitmeyen kontroller ve içsel sıkışmalar artık son bulabilir.

Pazartesi - Cuma: 09:00 - 18:00
Haftasonu: Kapalı

Sakarya

0545 512 97 21
[email protected]