Kumar ve madde bağımlılığı, kişinin yaşamını derinden etkileyen, zihinsel, duygusal, fiziksel ve sosyal alanlarda ciddi sorunlara yol açan davranışsal ve kimyasal bağımlılık türleridir. Bu bağımlılıklar genellikle kontrol kaybı, dürtüsellik ve anlık rahatlama arayışıyla beslenir. Kişi, başlangıçta stresle baş etmek ya da eğlenmek amacıyla başladığı bu davranışlara zamanla bağımlı hale gelir. Bağımlılık bir süre sonra kişinin yaşamının merkezine yerleşir ve iş, aile, sağlık gibi temel yaşam alanlarında ciddi bozulmalar başlar. Birey, yaptığının zarar verdiğini bilse de kendini durdurmakta zorlanır.
Kumar oynayan ya da madde kullanan kişi, zamanla “kontrol bende” düşüncesiyle kendini kandırabilir. Oysa ki bağımlılık, kişinin kontrolünü kaybettiği ve davranışın sonuçlarına rağmen sürdürdüğü bir döngüdür. Kimi zaman kişi “son kez” diye başlar ama tekrar eder. Bu döngü suçluluk, utanç ve değersizlik gibi duygularla birleşerek bireyin kendine güvenini sarsar. Bağımlılıkla başa çıkmak sadece irade gücüyle değil; profesyonel destekle, bilinçli bir farkındalık ve değişim süreciyle mümkündür.
Bağımlılık Nasıl Gelişir?
Bağımlılık, sadece zayıf karakter ya da iradesizlikle açıklanamaz. Beynin ödül sistemi, dopamin mekanizması, öğrenilmiş davranış kalıpları ve çevresel faktörler bağımlılığın gelişiminde büyük rol oynar. Kumar ya da madde kullanımı, beyinde kısa süreli haz ve rahatlama hissi yarattığı için kişi bu hissi tekrar yaşamak ister. Ancak zamanla beyin bu hazza alışır ve daha fazla uyarana ihtiyaç duyar. Bu da bağımlılığın giderek şiddetlenmesine neden olur.
Çocukluk travmaları, ilgisiz ya da aşırı baskıcı ebeveynler, stresli yaşam olayları, özgüven eksikliği, ruhsal bozukluklar gibi faktörler de bağımlılığa zemin hazırlayabilir. Kimi birey, duygusal acılarını uyuşturmak için maddeye sarılırken; kimi, hayatında bir boşluğu doldurmak için kumara yönelebilir. Bireysel terapi, bu davranışların arkasındaki psikolojik nedenleri fark etmek ve dönüştürmek için en etkili araçlardan biridir. Çünkü sorun davranışta değil, o davranışı doğuran duygusal ihtiyaçlardadır.
Bağımlılık Belirtileri ve Kişide Yarattığı Etkiler
Bağımlılık, zamanla bireyin gündelik yaşamında gözle görülür değişimlere yol açar. Kumar veya madde kullanımı önce alışkanlık gibi görünse de, kişi artık kullanmadığında huzursuzluk, sinirlilik ya da boşluk hissi yaşamaya başlar. Birey, yaptığı şeyi gizlemeye başlar, yalan söyleyebilir, finansal sorunlar yaşayabilir ya da sosyal çevresinden uzaklaşabilir. Fiziksel sağlık sorunları da sıklıkla eşlik eder. Tüm bu etkiler zamanla kişinin yaşamını kontrol edilemez hale getirir.
Bağımlılık belirtileri arasında şunlar öne çıkar:
Kontrol edemeden tekrar etme isteği
Kullanımı bırakınca huzursuzluk ve öfke
Günlük planların bağımlılığa göre şekillenmesi
Sosyal, mesleki ya da ailevi işlevselliğin bozulması
Kendine ya da çevresine zarar verme pahasına devam etme
Bu noktada kişi çoğu zaman yardım istemekte zorlanır. Ancak bağımlılığı tek başına yenmeye çalışmak genellikle başarısızlıkla sonuçlanır. Terapi süreci, bu zorlukları aşmak için güvenli bir başlangıç sağlar.
Terapi Süreci Nasıl İlerler?
Bağımlılıkla başa çıkmak için bireysel terapi, kişinin iç dünyasına derinlemesine inmesini sağlar. Terapide öncelikle kişinin bağımlılık davranışı ile kurduğu ilişki incelenir. Bağımlılığı neyin tetiklediği, hangi duyguların ardından geldiği ve ne şekilde sürdüğü analiz edilir. Ardından kişi, bu davranışı neden bırakamadığını fark eder. Bu farkındalık, değişimin ilk adımıdır.
Terapide ayrıca bireyin alternatif baş etme becerileri geliştirmesi hedeflenir. Stres, öfke, yalnızlık ya da çaresizlik gibi duygularla sağlıklı şekilde baş etmeyi öğrenmek, nüksleri engellemede kilit rol oynar. Ayrıca tetikleyiciler tanımlanır ve nüks durumunda nasıl hareket edileceği üzerine stratejiler geliştirilir. Terapist bu süreçte kişiyi yargılamadan, anlayışla karşılar ve duygusal olarak destekler. Bu güvenli ilişki, kişinin motivasyonunu ve kararlılığını artırır.
Hangi Terapötik Yaklaşımlar Kullanılır?
Bağımlılık tedavisinde kullanılan terapi yöntemleri, kişinin ihtiyaçlarına ve bağımlılığın şiddetine göre değişiklik gösterir. En sık tercih edilen yaklaşımlardan biri Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)’dir. BDT, kişinin bağımlılığı tetikleyen düşünce-davranış kalıplarını fark etmesini ve işlevsel olmayan inançları değiştirmesini sağlar. Motivasyonel Görüşme yöntemi ise kişinin değişim isteğini artırmak ve içsel motivasyonunu güçlendirmek için etkili bir tekniktir. Özellikle bırakma sürecinin başında önemli katkılar sunar.
Kumar ve madde bağımlılığında kullanılan başlıca yöntemler:
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)
Motivasyonel Görüşme (Motivational Interviewing)
Şema Terapi (özellikle duygusal eksikliklerle başa çıkmak için)
Nüks önleme çalışmaları
Grup terapisi veya destek gruplarıyla paralel ilerleyen bireysel terapi
Bu yöntemler bireyin bağımlılığı bir davranış olarak değil, bir “anlam” olarak görmesini sağlar. Bağımlılığın yerini daha sağlıklı seçimler ve duygusal dayanıklılık alır.
Yeni Bir Başlangıç Mümkün
Bağımlılık sarmalı içinden çıkılmaz gibi görünse de, doğru destekle bu döngüyü kırmak mümkündür. Terapide kişi, yalnızca maddeyi ya da kumarı bırakmakla kalmaz; aynı zamanda neden bu davranışlara yöneldiğini anlar. Kendi iç dünyasını tanımaya başlar, hayatının sorumluluğunu tekrar eline alır. Bu süreç birey için zorlayıcı olsa da, aynı zamanda dönüşüm doludur. Yeniden güven duymak, dürtüleri yönetmek ve yaşamdan tat almak tekrar mümkün hale gelir.
Terapi, bireyin kendini yeniden tanıdığı ve yeniden yapılandırdığı bir iyileşme sürecidir. Kimi zaman küçük adımlarla, kimi zaman derin yüzleşmelerle ilerler. Ancak bu yolun sonunda kişi, bağımlı kimliğinden sıyrılarak kendi potansiyelini keşfeder. Kumar ya da madde artık bir kaçış değil; yüzleşilen, yönetilen bir geçmiş olur. Özgürleşme başlar.
Kumar ve madde bağımlılığıyla mücadele etmek zor bir süreçtir; ama bu zorluk içinde iyileşmenin de tohumu vardır. Bireysel terapi, bu zorluğu dönüştürmek için güçlü ve etkili bir yoldur. Utanç, suçluluk ya da çaresizlik duygularıyla başa çıkarken yalnız olmadığınızı bilmek bile iyileşmeye başlamaktır.